En sade şeyler bazen en derin anlamları taşır — küçük bir çemberin içinde huzur saklıdır.
Ne zaman ki hayat karmaşıklaşır, ne zaman ki sesler çoğalır... o zaman özlem başlar: sessizliğe, yalınlığa, küçülmeye. Elif, hayatı boyunca kalabalıklar içinde yürümüş, çok konuşmuş, çok anlatmış ama az duyulmuştu. Son yıllarda içini en çok yoran şeyin başkalarının zihni olduğunu fark etti.
Bir gün eski bir dostuyla sohbet ederken “Ben artık küçük bir çemberin içinde yaşamayı seçtim,” dedi. Dostu şaşırmıştı. “Ne demek bu?” diye sordu. Elif gülümsedi:
“Bu, sadece kendimle ilgili olan şeyleri yaşamak demek. Özel hayatımı korumak, zihnimi sakin tutmak demek. Kimseye anlatmadan, kimseyi yormadan...”
Artık Elif için önemli olan; kalabalıklarda onaylanmak değil, yalnızken huzur bulmaktı. Büyük hayaller yerine, küçük anlar… Büyük gösteriler yerine, içten sessizlik…
Bir sabah penceresinden dışarı bakarken defterine şu cümleyi yazdı: “Küçüldüm ama eksilmedim. Sadece fazlalıklardan arındım.”
“Gizlenmek değil, sakince yaşamak istiyorum. Çünkü huzur çok sesle değil, sessizlikle duyulur.”
Hayat bazen büyük çemberlerden çıkıp, kendimize ait olan küçük ama gerçek alanlara dönmektir.
– Murat Apay
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder