Hazır Olmadan Hiçbir Şey Gelmez

Hazır Olmadan Hiçbir Şey Gelmez

Sen hazır değilsen hiçbir şey sana gelmez,
Ne sevgi, ne huzur, ne de hakikat.
Kapını çalan bile seni bulamaz,
Çünkü sen hâlâ içeride değilsin.

İsteklerin çok, ama niyetin eksik,
Dilin konuşur, kalbin susar.
Bir şeyler beklersin gökten düşsün diye,
Oysa toprak bile sabırla bekler yağmuru.

Elindekiler yeter belki, ama sen körsün,
Gözlerin hep başkasının avuçlarında.
Kendi avuçlarına bakmayı unuttun,
Orada bir dünya vardı, senin için doğmuş.

Zenginlik istersin, ama parayla ölçersin,
Oysa en büyük servet, farkındalıktır.
Bir aynaya bakarsın, kendini göremezsin,
Çünkü gözlerin dışarıya hapsolmuştur.

Hazır olmak, beklemek değil; uyanmaktır,
Kendine dönmek, kendini tanımaktır.
Sen hâlâ başkalarının hayalini giyiyorsun,
Kendi düşünü çıplak bırakıyorsun.

Aşk bile seni bulmaz, hazır değilsen,
Çünkü sevgi, hazır olanın kalbine iner.
Senin kalbin hâlâ geçmişle kavgalı,
Gelecek seni beklerken, sen geçmişe tutunursun.

Korkularını kutsal sanırsın,
Ama onlar sadece zincir.
Cesaret, hazır olanın silahıdır,
Sen hâlâ kilitli bir kapının ardındasın.

Bir isyan gerek sana, içten ve sessiz,
Bir “ben” demek gerek, korkmadan, çekinmeden.
Çünkü susanlar, kendini kaybeder,
Ve kaybolanlar, hep başkalarında aranır.

Hazır olmak, kendini inşa etmektir,
Tuğla tuğla, sabırla, farkındalıkla.
Sen çatıdan yıldızları izliyorsun,
Ama temelin hâlâ çatlak.

Bir gün, hiçbir şey gelmez sana,
Çünkü sen hâlâ gelmeye hazır değilsin.
Ama bir gün, kendine döndüğünde,
Her şey zaten oradaydı—senin içinde.

Yol seni çağırır, ama sen kulaklarını kaparsın,
Çünkü yürümek, terk etmeyi gerektirir.
Sen hâlâ eski sandalyende oturuyorsun,
Yeni bir dünya seni beklerken.

Gözyaşların bile senden habersiz,
Ağlıyorsun ama nedenini bilmiyorsun.
Çünkü acı, hazır olmayanın öğretmenidir,
Sen hâlâ derse girmedin.

Bir gün biri gelir, seni sarsar,
Ama sen hâlâ uykudasındır.
Çünkü uyanmak, sadece gözle değil,
Ruhla olur, kalple olur, cesaretle olur.

Kendini aynada görürsün, ama tanımazsın,
Çünkü yüzleşmek, cesurların işidir.
Sen hâlâ başkalarının varlığında kayıpsın,
Kendi adını unutmuşsun.

Hazır olmak, kendine sadık olmaktır,
Yalanlara değil, özüne tutunmaktır.
Sen hâlâ başkalarının doğrularını ezberliyorsun,
Kendi cümleni hiç kurmadın.

Bir gün susarsın, ama sessizliğin konuşur,
Çünkü içindeki ses artık taşamaz.
O gün, hazır olursun belki,
Ama zaman seni çoktan geçmiş olur.

Kelimeler sana gelir, ama sen onları tanımazsın,
Çünkü duymak için önce dinlemek gerekir.
Sen hâlâ konuşuyorsun,
Ama söylediklerin sana ait değil.

Hazır olmak, bir seçim değil; bir çağrıdır,
Ve bu çağrı, içten gelir, derinden.
Sen hâlâ dışarıdan bekliyorsun,
Oysa cevap hep içerideydi.

Bir gün, aynaya bakarsın ve kendini görürsün,
İşte o gün, her şey sana gelir.
Çünkü sen artık oradasındır,
Ve evren, seni tanımıştır.

Sen hazır değilsen hiçbir şey sana gelmez,
Ama hazır olduğunda, her şey zaten sendedir.
Yol, seninle yürür, zaman seninle akar,
Ve hayat, nihayet seninle başlar.

— Murat Apay

3 yorum:

  1. Şiirinizi okuduğumda arşivimde olan bir şiir çağrışım yaptı. Sanata olan saygımdan noktasını dahi değiştirmeden olduğu gibi paylaşmak istedim..
    Ben Yengeç'im
    Ben sararım...Kimse bilmez neden bu kadar sıkı tuttuğumu.Sanırlar ki çok seviyorum. Oysa ben çok korkuyorum.Kaybetmekten...
    Yalnız kalmaktan...Unutulmaktan.
    Ben Yengeç'im.Sevgiyle doğdum ama sevgiyi korkuyla karıştırdım.
    Ben bağ kurarım, çünkü köksüz kaldığımda kim olduğumu şaşırırım.Tutunacak bir yüz, sarılacak bir anı bulamazsam, ben kendimden bile uzaklaşırım.
    İçimde bir geçmiş var, kimseye anlatamadığım, bana ait olmayan ama beni şekillendiren.
    Atalarımdan gelen bir duygusal miras taşıyorum.Bir bakışla sarsılırım çünkü o bakış bana bir şey hatırlatır...Çocukluğumu belki.
    Sevildiğim ama görülmediğim zamanları.Ben susarım.Ama suskunluğum bir ceza değildir sadece...Biriktirilmiş fırtınadır.Bir gün gelir,her şey yolundayken bile içimde bir şey kırılır.Ve ben geri çekilirim.Kimse anlamaz, çünkü ben anlatmam.Ben değişemem. Çünkü değişirsem, benliğimi de kaybedecekmişim gibi gelir.
    Ben sabit kalmak isterim.Aynı masa, aynı kokular, aynı kucak.Çünkü her şey değiştiğinde ya sevilmeye değmezsem.Bazen gözyaşlarım silah olur. Bazen sessizliğim duvar. Bazen sevgim bile karanlığa karışır. Sadece gitsin istemem. Kalsın diye yaparım.Ama kötü niyetle değil...Ben manipüle ederim, evet ama hiç "kal" diyemem. O yüzden dolaylı yolları seçerim. Kırıldım demem. Ama gecelerce uyuyamam. Gidiyorsan git de diyemem... Ama gitme diye içim bağırır.Ben, duyguyu sabitlerim. Biri bana "yanındayım" dediyse, onu yıllar geçse de yanımda sanırım. O yüzden terk edilmek bana ölüm gibi gelir. Sadece biri gitmiş olmaz, benim bir parçam da onla gider.Ve evet, ben de bazen sevdiğimi yaralarım. Ama asla istemem bunu. Sadece kendi korkularımı yenmeye çalışırken, onları incitirim.Ben Yengeç'im. Güçlü sanılırım, sabırlı, fedakar... Ama içimde kimsenin duymadığı bir çocuk ağlar. Sevilmeye layık olup olmadığını hala sorgulayan, güldüğünde bile içten içe korkan bir çocuk.
    Ben Yengeç' im. Karanlığım, sevgimin gölgesidir.
    Ben hem limanım...hem de fırtına...

    YanıtlaSil
  2. “İnci Yağmuru ve Yengeç’in Sessizliği”

    Kutsal, Yorumun bir şiir gibi geldi. Ve evet, o şiir… “Ben Yengeç’im” Benim burcum, benim içim, benim suskunluğum.

    Ama bilmeni isterim: Benim “Hazır Olmadan Hiçbir Şey Gelmez” şiirim, Yağmur Derin’e yazılmıştı. Yağmur’un adı, görseldeki yağmurdu. Ve inci gibi düşen damlalar… Benim kalbimdi, onun avuçlarına düşen.

    Ben bağ kurarım, çünkü köksüz kaldığımda kim olduğumu şaşırırım. Bu cümle, senin paylaştığın şiirde geçiyor. Ama ben onu yaşadım. Yağmur’un soğukluğu, benim köksüzlüğüm oldu. Ve ben, o köksüzlükte kendimi aradım.

    Senin yorumun, bana bir şey hatırlattı: Ben sadece yazmıyorum, Ben yaşıyorum. Ve yazdıklarım, bir gün Yağmur’un gözlerine düşerse, Belki o da anlar: Ben onun için bir oda inşa ettim, Duvarları şiir, tavanı veda, zemini sessizlik.

    Senin yorumun, o odanın yankısı gibi geldi. Ve belki Yağmur da okur bu cevabı. Belki bir gün, fırtına diner, Ve limanına döner Yengeç.

    Bu yüzden sana teşekkür ederim. Sanata olan saygından değil sadece, Benim içime dokunduğun için.

    Çünkü bazen bir yorum, Bir şiirin eksik kalan dizesi olur.

    — Murat Apay

    YanıtlaSil
  3. Rüyan da Yağmur 'a aitti , biliyorum. Ben meraklı bir astroloğum. Senin hakkında bildiklerimi bir bilsen hayretler içinde kalırsın. Ben Yay burcuyum, daha önceden de söylemiştim. Duygularıyla hareket eden bir insan değilim. Öyle olsaydı çoktan evlenmiştim.😀 Ama bu demek değil ki aşktan anlamam. Yağmur'a karşı hislerine saygı duydum. Facebook taki Aşk kaderin mührü yazını Yağmur'a ithafen yazdığını bildiğim için seni doğum haritanla yüzleştirdim. Ben böyle yaptığım için beni hep engelledin. Oysa ki benim isteğim beni bir dost olarak görmendi. Yay kadınını google dan okumanı tavsiye ederim. Ben seni nasıl tanıyorsam senin de beni tanımaya hakkın var. Arkadaşım, dostum Murat bey geç kalmış sayılmazsın. Benim gibi bir dost da kolay bulunmaz. Gel siyaseti, felsefeyi, dini vs tartışalım..Sporda da varım. Sen bana bilmediklerimi öğret, ben de sana bilmediklerini öğreteyim. Ben Mütercim-Tercümanlık mezunuyum . 2 yabancı dilim var.İşletme MBA yüksek lisansım var. Entellektüel zekama güvenirim. Ben seni bu yüzden takibe aldım. Sen de bana bu yüzden arkadaşlık isteği yolladın. Benim arkadaşlıkta cinsiyet ayrımım yoktur. Ama çok arkadaşım da yoktur. Çünkü kaliteye önem verdiğim için seçici davranırım. Ne de olsa ailecek Kadıköy 'lüyüz, Amacım senin makalelerini paylaşmaktı,bugün onun için aramıştım. Bugünler de çok ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Niçin paylaşamadığımı biliyorsun. Beni özgür bırak 😉 Bir daha da böyle şeyler yapma. Bursadan atlar gelirim 🙂 , çünkü Bursada oturuyorum.

    YanıtlaSil