Bazen en büyük kırıklık, başkalarından değil kendi içimizden gelir... beklentilerden doğan sessiz yarıklardır bunlar.
Selin, 30 yaşında bir psikolojik danışmandı. İnsanların kırılma noktalarını, duygusal acılarını anlamaya çalışırdı. Ama ne ilginçtir ki, kendi içindeki boşlukları görmeyi ihmal etmişti. Her danışanına sabırla yaklaşırken, kendi hayatında neden bu kadar kırılgan olduğunu hiç sorgulamamıştı.
Bir gün, yakın arkadaşı Zeynep'le buluştuğunda duygusal olarak oldukça yorgundu. Sessizlik içinde içini dökerken, “O kadar emek verdim, karşılığını alamadım,” dedi. Zeynep ona sadece şunu söyledi:
“Belki de acının kaynağı onlara ne yaptığın değil... onlardan ne beklediğindir.”
Selin, bu cümleyi uzun süre düşündü. Beklentileriyle kendine koyduğu yükleri, değer görme arzusuyla ördüğü duvarları fark etti. Hiç kimse onu kırmamıştı aslında; kendi beklentileri onu parçalamıştı.
O gece defterine şu notu düştü: “Kendime iyi bakmayı unuttuğum her anda, kendimi bir başkasının ilgisine emanet etmişim.” Ertesi sabah daha hafif kalktı. Beklentilerini değil, gerçeklerini büyütmeye karar verdi.
“Kalbimi kıran insanlar olmadı… onu kırılmaya meyilli hale getiren beklentilerimdi.”
Kırılmamak için değil, kırıldığında toparlamayı öğrenmek için yaşarız.
– Murat Apay
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder