Ses, henüz var olmamıştı.
Zaman, kendi kabuğunda çözülüyordu.
Işık değildi aydınlatan —
sadece bir yankının muhtemel gölgesiydim.
Bir iz geçti; ne yazıldı ne okundu.
Sadece var oldu, sonra silindi.
Silinmeyen ise yankıydı —
iz değil, izlenim olarak kaldı.
Boşluk, anlatmıyordu.
Ama her şey oradaydı — eksilmemişti.
Anlatının dışıydı asıl anlatı,
ve biz o dışta çoğalıyorduk.
Kelimesiz bir dil kuruldu.
Harfsiz bir hafıza yankılandı.
Direniş, sessizdi;
ama susmadı — biçim değiştirdi.
Gövdesiz bir şiiriz biz,
yankıdan önceki yankı gibi.
Her dize, bir yoklukta doğdu —
ama o yokluk, bir yankının evi oldu.
"Yokluk, yalnızca eksiklik değil — yankının saf kalıbıdır."
— Murat Apay
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder