Dil, bazen anlatmak için değil, susmak için kırılır. Şiir, bu kırılmanın en sessiz tanığıdır. Kelimeler geri çekilir; yerlerini boşluklar, duraksamalar ve içsel titreşimler alır. Anlatı burada çözülmez; çözülmeye bırakılır.
Sessizlik, şiirde bir eksiklik değil; bir direniştir. Söylenmeyen, söylenen kadar güçlüdür. Çünkü bazı duygular, kelimeye sığmaz; sadece susularak ifade edilir. Şiir, bu suskunluğun biçimidir.
Gerçeküstü anlatı, dilin sınırlarını zorladığında; sessizlik bir anlatım aracına dönüşür. Cümleler tamamlanmaz, ama okur tamamlar. Şair, kelimeyi değil, kelimenin bıraktığı boşluğu sunar. Ve o boşlukta, okur kendi anlamını bulur.
Direniş, bazen bir kelimeyi söylememektir. Şiir, bu direnişi estetikle örer. Anlatı kırıldığında, dil yeniden doğar. Çünkü bazı metinler, konuşmaz — bekler.
"Kelimelerin sustuğu yerde, şiir başlar."
— Murat Apay
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder