Doğru olanı yapmak



Bir düşünceyi üç farklı şekilde yorumladığım zaman üç farklı insana bürünebiliyorum. Herhangi bir konuyu farklı insanların farklı bilgilerine ve deneyimlerine göre yorumladığım zaman şunu fark etim: Her insanın kendi bilgileri, deneyimleri ve hayat görüşlerine göre kendi doğrularının oluştuğunu gördüm. Herkesin kendi doğruları olduğu zaman ve bu insanların oluşturduğu toplulukların aslında bencil birer bireyden ibaret olduğunu yaşadım. Herkesin kendi doğruları insanların gerçek doğruyu kabul etmemek için hayatlarına doldurdukları ve kendilerinin de inandıkları bir kaos ortamının oluşturuğu gördüm. Bu gerçekten çok kötü bir durum benim için, çünkü insanlar araştırmadan, öğrenmeden, bilmeden kendi kurallarını koyarak başkalarına zarar vermelerinin kapısı açılmış oldu.

Yazmaya başlarken yaptığım hatalardan birisi de bir anda her şeyi anlatmak istememdir. Seçtiğim konuyu detaylandırdığım zaman okuyucuya ne demek istediğimi uzun uzun anlatmak yerine kısadan olayı girmeyi tercih ediyorum. Bu yüzden doğru olanı yazdığım zaman ne yapmanız gerekli olduğunu işin başından itibaren anlatıyorum ama bu yeterli olmuyor. Çünkü benim anlama kapasitem ile söylemek istediklerimi, anlatmak istediklerimi anlayacak kişinin de aynı düşünceleri araştırmış, aynı düşünceleri yaşamış ve düşünceler karşılığında bir bilgi sahibi olması gerekmektedir.

Şöyle bir örnek vereyim; benim için en doğru davranışların arasında paylaşmak vardır. Kime sorarsanız sorun bu düşüncenin doğru bir düşünce olduğunu hemen söyler. Peki bu kadar net bir şekilde doğru olan bir eylemi neden gerçekleştiremiyoruz? İşte ilk önce kendime sonra çevremdeki insanların düşüncelerini öğrendiğimde herkesin bunun iyi bir eylem olduğu konusunda hemfikir ama uygulamaya dönüştürmek istediğimiz zamanda içimizdeki bencilliğin, aç gözlülüğün, bu bana yetmezliğin doyumsuzluğu oluşuyor. 

Bu konuyu bir arkadaşımla istişare ettiğim zaman bana ilk olarak şunu söyledi: ''Kime iyilik yapsam, ilk kötülüğü ondan görüyorum!'' Çok net bir şekilde söyledi. Belki haklıydı ama bu iyilik yapmamak için bir sebep olmamalı. İyilik yapmak bir bakıma yardımlaşmak, paylaşmak, önemsemek ve bunları yaparken ruhunuzun kendini özgürleştirmesi anlamına gelmelidir. Bugün sen birisine iyilik yaptığın zaman evrenin çekim yasasından ötürü başka bir zaman da sen yardıma muhtaç olduğun zaman aynı eylemi gerçekleştirecek insanı doğa seninle karşılaştırıyor. Bunu anlamak biraz zordur, hatta batıl inanç olarak düşünenlerde aramızdan çıkabilir. Doğru olan insanın paylaşımcı olması, iyi biri olması, yardımlaşması ve insanın insanı düşünmesidir. Bu doğru olandır. Kişi kendi doğruluğunu başına gelenlerden dolayı doğru olanın tam tersini yapması ve bunu genelleşmesi bence yanlıştır.

İnsanoğlu doğru olanı yapmamasından dolayı dünya kaos ortamına bürünmüştür.

Şimdi bunları okuyorsun ve bana soruyorsun: Sen doğru olanı yapıyor musun peki?  Elimden geldiği kadar doğru bir insan olmaya çalışıyorum. Bazen doğru olduğunu bildiğim halde yanlış yaptığım konulardan zevk aldığım için bu yanılgıya düşüyorum. Ama şunu da açık bir şekilde ifade edeyim ki yaptığım doğrular hem kendi hem de çevrem için yarar sağlıyor. Ama yanlış olduğunu bilerek yaptığım eylemler sadece ve sadece kendimle alakalı olan konulardır. İnsanın kendine yapmış olduğu kötülükler hatadır. Bunun tam tersi olarak insanın başkalarına yapmış olduğu kötülükler yanlıştır. Hayatım boyunca herhangi bir eylemde bulunmadan bir başkasına zarar vermemeye özen gösteririm. Çünkü kendim haricinde bir başkasına yaptığım kötülük bende vicdan azabı olarak geri dönüyor. Ve yaşamımda en çok azap çektiğim konu da budur.

Sonuç olarak herkesin doğruları kendi oluşturduğu bir kriterdir. Kişilerin kendi oluşturduğu doğrular ile gerçek doğrular olarak ikiye ayrılır. Doğu olanı araştırın, doğrudan şaşmayın; bildiğiniz doğruların gerçekte doğru mu olduğunu bir araştırın. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Pages