Acı ve Dert


Katlanılmış acıların anısı bir zevktir. E.W. Behrisch'e 10.11.1767
Acı ve dert aslında anlatılamayacak kadar derin duygulardır. Anlık duygulardır. Zaman geçtikçe etkisi etkisi azalıyor, zaman geçtikçe yaşanılan acıyı tarif edemez duruma geliyoruz. Acı bir şey yediğimiz zaman tat alma organımız da bıraktığı yakıcı duyumu hemen hemen her seferinde tadarız. Fakat dert olan acılar anlık yaşanmadığı zaman nasıl bir etki bırakır bunu ancak kestirebiliriz. Ama asla tam olarak ne yapacağımızı bilemeyiz. İnsanların hayatında şüphesiz ki en büyük acı sevdiklerini kaybetmesidir. Ölümdür. Fiziksel olarak bu yaşamdan göç etmektir. Artık o kişiyle görüşememek, konuşamamak ve hatta zaman geçtikçe onu unutmak ve üzerimizdeki etkisi azalmaktadır.

Yardıma çağırdığım şey acılardır...Çünkü onlar dosttur ve iyi öğüt verirler. Iphigene P IV S 22 / Arkas

Açıkçası hata yaparak öğrenen insanlar, aynı hatayı yaptıkları zaman başına ne geleceğini çok iyi bilmesinden kaynaklanan en iyi tecrübe ve öğrenme şeklidir bana kalırsa. O yüzden demiyorlar mı, ''Hayattaki kazıkların toplamına tecrübe denir'' diye. Bir nevi olgunlaşmaktır, ileriyi görebilmek ve hakkında yorum yapabilme kabiliyetinin gelişmiş olduğunu gösterir.


Kendi acımız, bize başkalarınınkini bölüşmeyi öğretir. Antiker Form sich nahernd. Unglück bildet

Acı, dert, keder paylaştıkça azalmaktadır. Herhangi bir olayda acı çekiyorsak ve yalnızsak bu acının derecesini yükseltmektedir. İşte bu yüzden acı çeken bir insanı yahut herhangi bir canlıyı gördüğümüz zaman acısını paylaşmak isteriz. Bunu yapmamızın ana nedeni empati duygumuzun aynı durumu kendimiz içinde yaşayabileceğini bize anlatmaktadır. İnsanoğlunun şuandaki kötü durumunu en iyi özetleyen şey işte budur. ''Paylaşmamak'', kibrin insanoğlu üzerindeki en büyük etkisi empati yapamamak, kendini karşısındaki insanın yerine koyamamak. İnsanların çaresiz olmasının, geçimsiz olmasının ana sebebidir.


Hiç kimse acı çekenlerle yakın ilişki kurmaya kolay kolay yanaşmaz. Dichtung und Wahrheit II.8

Bu genelde empati yapamayan insanların bahanesidir. ''Durduk yerde neden başım ağrısın?'' mantığı insanları birbirinden uzaklaştırmaktadır. Ya da insanlar tanımadığı insanların acılarını, dertlerini, sorunlarını anlamak bile istemezler. Aslında herkes anlarda işte bölüşme konusuna, paylaşma konusuna geldiği için mümkün olduğu kadar uzak durmaya çalışırlar. Benim derdim bana yeter, başkanının derdi beni germesin mantığı toplumda sosyal ilişkilerde insanları yalnız bırakan ana etkindir.

İnsan yalnızca kendine acı çektirenleri tanır. Max. und Refl. 845

Yaşam böyledir. Her zaman aynı kapıya çıkar ve yaşamdan ders alanların özlü sözleri bizlerin nasıl bir gelecek beklediğini inceden inceye gösterir, anlatır, uyarır ve bu hep böyle bir sonraki nesle aktarılır. Ama yinede milyarlarca yıl yaşasak da insanoğlu hatayı bile bile, yanlışı gör göre, acı çekeceğini bile bile yine de yapar. Yapacaktır, yapmaya da devam edecektir. İşte böyle hayatın iyi ve kötü yanlarını bilerek isteyerek yaşıyoruz. İnsanlar yapılan iyiliği unuturlar; ama yapılan kötülüğü hiç unutmazlar, çünkü acı çekmiştir ve başkası tarafından bu yapılmıştır. Paraya çok ihtiyacımız olduğu zaman yakın arkadaşımızdan istediğimizde para verirse iyi vermezse kötü olarak düşünürüz. Eğer verirse işimizi görürüz, işimiz bittikten sonra geri vereceğimiz para bize sanki yük olur. Bunun verilmesi veya verilmemesi tamamen kişinin ahlakına kalmıştır.

Bir insanı öldürdüğümüz zaman o insanın yakınları biz ölsek dahi asla unutmaz. Çünkü az öncede söylediğim gibi iyi şeyler unutulur ama acı veren şeyler her defasında bize bu olayı hatırlatır. Onun da canını yakmak isteriz bu bizim acımızı bir nebze olsun dindirir.

Her türlü acı çekmenin tanrısal bir yanı vardır; çünkü acı olduğu sürece ona zor da olsa zahmetli de olsa katlanmak gerekir. Ona yenilen ya da onu hissetmeyen bir tabiat için, acı olmaktan çıkar. Riemer, 26.06.1810

Herhangi bir canlının bu yaşamda en ağır yaşadığı acı ölümdür. Bir yakınımızı kaybettiğimiz zaman, delirecek durumda oluruz. Çaresiz kalır ve ne yapacağımızı tam olarak kestiremeyiz. Eğer kaybettiğimizi öldüren başka bir insansa onu öldürmeye kadar gidebiliriz. Biliyorsunuz ki bu dünyada hala baş edilemeyen bir kan davası halen devam etmektedir. Ölümü bir kader yazgısı olarak düşündüğümüz zaman hayatta başımıza gelecek her şeyin bizim kaderimizde olduğunu unutmamalıyız. İnsanları insanlıktan çıkaran yegane şeyden bahsediyorum. Kısasa kısas ölüye karşı ölü demek zaten yok olan bir yaşamın devamını getirmek demekten başka bir şey değildir. Ben burada yazdığım her şeyi hemen hemen yaşadım, yaşadığım içindir ki sizlere aktarmak istiyorum. Acıya katlanmasını bilmediğiniz zaman acı acı olmaktan çıkar nefrete, kine ve bitmek bilmeyen karmaşıklığa bizi sürükler.

Allah'a neden yerden göğe kadar şükrederim?Acı çekmeyle bilmeyi birbirinden ayırdığı için. Derdini doktorun bildiği gibi bilse Her hastanın çaresizliğe düşmesi gerekirdi. Divan. Buch der Sprüche

Her zamanın derdi başkadır. Çözümlenmeyen dertler devam eder. Dertlerin insanoğlunun algılayış biçimleri de yaşlarına göre değişkenlik gösterir. Her insanın bir derdi vardır; çünkü dert anahtar deliğinden bile girebilir. Derdi dert etmek ve devamını getirmek de bizim elimizdedir. Devamlı aynı sorunu düşünürsek ve bunu acı çekmeyle bilmeyi birbirinden ayıramazsak. Dert bizle birlikte her yere gelir, her arkadaşımızla tanışır, bizle birlikte metrobüse biner, şarkı söylerken bile ayrılmaz, ha bir de ondan daha da yapışkanı vardır o da aşktır. Aşkın derde dönüşmesi ya da karşılıksız olması insanı hayatından bile vazgeçirir. Tabi yine belirtmek gerekir ki acı çekmeyle bilmeyi birbirinden ayıramazsak bu bizim sonumuz bile olabilir. Emin olduğum bir nokta var ki derdi veren Allah dermanını da veriyor. İşte bu dermana ben empati diyorum. Bize dert olan şeyi yanımızdan savmayı becerdik mi sanırız ki iş bitmiştir. Dert çük gibidir herkes en büyüğü bende zanneder.

Gözde sinek uçuşması neyseDertler de aynı şeydir;Güzel dünyaya baktığımızda Gri bir örümcek ağı uçar;Kaplamaz, uçar durur,Resim kararmamışsa da bozulmuştur;Berrak dünya berrak dünyadır;Yalnız gözün durumu kötüdür. Zahme Xenien VI

''Her insanın bütün ana noktalarda kendi derdinin çaresine bakmak zorunda olduğundan, ne başkasının iç sorunlarına ne de başka insanları özellikle ilgilendiren şeylere karışırım.'' dediğinizi duyar gibiyim. Tamam bu konuda haklı olabilirsiniz. Çünkü bir derde ortak olduğunuz zaman kendi neşenizi kaybedip onun derdine bulaştığınız zaman kötü olabilirsiniz ve hatta derdini paylaştığınız insanla bile bu konuda kavga edebilirsiniz. Bu dertlerin insandan insana değiştiğini ve nasıl yaklaşılması gerektiğini göstermektedir. Derdini paylaştığınız insanların dertleri hiçbir zaman yok olmaz, olamaz da gelişen bir olay vardır ve sizlerde bu acı olaya kendinizi sokmak istemiyorsunuzdur. Burasını da anlarım benim empati kurmaktaki amacım insanlara yardımcı olmak, aynı durumda kendiniz olduğunuz zaman nasıl yaklaşılmasını isterseniz bunun muhakemesini yapmanızdır.


Aslında acı ve dert hakkında söylemek istediklerimin yolunu yapıyorum ben, çünkü bir şeyi en kestirme şekilde anlatıldığı zaman o şeyin özelliği ortadan kalkıyor. Çözümü çok basit anlatılan şeyler toplum tarafından yapılması zor olan şeyler arasındadır. Genelde bu konuları arkadaşlarımla konuştuğumda onlardan şöyle bir tepki alıyorum.

Afrika'da dünyaya gelen bir insanın açlık ve zulümlerle karşılaşmasına Allah neden engel olmuyor?


Hemen hemen acı ve dert sohbetlerinin sonu buraya geliyor. Daha dünyaya yeni gözlerini açan bir bebek neden böyle bir acıya karşı karşıya bırakıyor yüce yaradan? Biraz düşünün bakalım, eğer yukarıda yazdıklarımı gerçekten empati yaparak okuduysanız bu sorunun cevabı hem bu yazıda hem de içimizde. Bakın inancınız ne olursa olsun bu beni asla ilgilendirmez. İsterseniz ineğe, isterseniz köpeğe tapın, bu inanan ile inanılan arasında özel bir bağdır. İnsan olmanın erdemi de sadece 4 ana temelden oluşmaktadır. Bunları ben hemen hemen bütün makalelerimde dile getiriyorum. İnsan olmanın 4 ana kuralı nedir? Şunlardır:
  1. Yalan söylememek 
  2. Hırsızlık yapmamak 
  3. İnsan öldürmemek 
  4. Zina yapmamak
Şimdi yukarıda saydığım aynı zamanda insan olmanın da koşulu olan maddelere baktığımız zaman, bunlar birbirine bağlıdır. Yalan söyleyerek hırsızlık yapmış olursunuz, hırsızlık demek genel anlamda bir insanın düşüncesini öldürmek ve o insanın değer verdiği kişilere zarar vermek demektir. Şunu anlatamaya çalışıyorum inancınızı Allah'a , ahlakınızı insanlığa gösterin, bunlarda birbiriyle iç içedir.

2016 yılında yapılan araştırmaya göre dünyada 7.442 milyar insan yaşamaktadır. Afrika'da aç çocuk sayısı 50 milyondur. 1 tane ekmeğin fiyatı ortalama 1 liradır ve maliyeti de 0,26 liradır. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının eşinin çantasının fiyatı 210.000 liradır. Çoğu insanların aç gözlülüğü ve doymak bilmeyen iştahları bazı insanların aç ölmelerine neden olmaktadır.

Şimdi kurban olduğum Allah'ım, insanlara herşeyi sunmuşken, insanlar kendileri yarattığı paraya taparak insanlıktan çıkarak ve hatta birbirlerini zevk olsun diye öldürürken ve insanlar sadece bunlara tepki verip birlik olsa bütün bu sorunlar yok olacakken, lütfen bana kalkıp da Allah Afrika'daki aç insanlara neden yardım etmiyor demeyin!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Pages